ORDU’da yağış nedeniyle yapılamayan kimyasal müdahale, fındık bahçelerinde külleme hastalığının daha da yayılmasına neden oldu. Altınordu Ziraat Odası Başkanı Atakan Akça, mayıs ve haziran aylarında il genelinde 40 günlük yağışların etkili olduğunu bu nedenle üreticilerin bahçelerde kimyasal çalışma yapamadıklarını söyledi. Hastalığın yayılmasındaki en büyük etkenin bu olduğunu belirten Akça, “Külleme hastalığı nedeniyle bu yıl verim yüzde 10-15 aralığında düşüş gösteriyor.”
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde kış aylarının mevsim normallerinin üzerinde geçmesi, üreticilerin korkulu rüyası olan fındık, hastalık ve zararlı böcek türlerinin artışını tetikledi. Yılda yaklaşık 500 bin ton üretilen, 110’dan fazla ülkeye ihraç edilen ve döviz girdisi sağlayan fındıkta, hasat öncesi son yağışlarla birlikte gövde ve yapraklarda görülmeye başlayan ‘toz halindeki toz’ hastalığı yaklaşık 3 milyar dolar, üreticileri tedirgin ediyor. Türkiye’nin stratejik ürünleri arasında yer alan fındık konusunda uzmanlar, küresel ısınmanın iklim parametrelerini etkileyerek ani iklim değişikliğine neden olduğuna dikkat çekiyor; Verimi ve kaliteyi olumsuz etkilediğini ve ekonomik kayıplara neden olduğunu belirtmektedir.
Altınordu Ziraat Odası Başkanı Atakan Akça, dünyayı etkisi altına alan iklim değişikliğinin Doğu Karadeniz Bölgesi’nde de olumsuzlukları beraberinde getirdiğini açıkladı. Ordu’da son iki ayda 40 gündür yağan yağmur nedeniyle üreticilerin bahçelerde kimyasal çalışma yapamadıklarını, bu durumun da fındık bahçelerinde küllemenin yayılmasına neden olduğunu söyledi. Akça, “Dünyayı etkisi altına alan bir iklim değişikliği var. Bu iklim değişikliği dünyayı etkilediği gibi hem ülkemizi hem bölgemizi hem de ilimizi etkiliyor. Mayıs ve Haziran aylarında yaklaşık 45 günde 40 gündür yağmur yağıyor. “Bu yağışlar sonucunda bölgemizde çok yoğun bir şekilde bu çabayı gösteremedik. Bu nedenle, külleme hastalığı fındıkta en değerli hususlardan biridir. Bir mantar zararlısının neden olduğu bir hastalıktır. Bölgemizde yağmur ve nemin etkisiyle dayanılmaz bir külleme hastalığı görülmektedir. Bununla şu an kimyasal çaba gösteremiyoruz” dedi. baklalarda beyaz beyaz yapılar oluşmuştur. Bu nedenle, bunlar külleme belirtileridir. Özellikle kolların alt tarafında daha ağır bir külleme vardır. Özellikle bu bahçede kök sürgünlerinde dahi oluşmaya başlamıştır. Taban sürgünlerinin ve yabancı otların temizlenmesi bunun için çok değerlidir. En azından mekanik çabayla yapamadığımız kimyasal çabayı yaparak külleme etkisini biraz daha ortadan kaldırmamız gerektiğini düşünüyorum.” Çünkü bu yağışlar sonucunda bahçelerin diplerinde yabani otlar ve sürgünler çoğaldı. Bu külleme hastalığının daha fazla yayılmaması için bu bahçelerde hava sirkülasyonu sağlanmalıdır.Bahçe diplerindeki sürgünlerin ve yabani otların temizlenmesi ile bu sağlanabilir.Buradan çiftçilerimize sesleniyoruz lütfen; Bu uyarılar sizin yararınızadır.İşten alacağınız kalite ve verim için.Külleme hastalığının bu yıl fındık hasadında kayba neden olacağını sözlerine ekleyen Akça, “Külleme gerçekten son 5 yıldır fındık mahsulünü çok etkiledi. yıl, kalite ve verimde harika bir kayıpla birlikte. Bu yıl yapılamayan çabalar sonucunda yüzde 10-15 arasında eksi bir katkı olacağını düşünüyorum. “KÜFLÜ KAN HASTALIĞI Külleme, Erysiphe betae’nin neden olduğu bir mantar hastalığıdır. Bitki yapraklarına un ve biriken toz şeklinde yayılan külleme, bitkilerin zayıflamasına, çiçek açmamasına ve meyvelerin tatsızlaşmasına neden olur. hastalık nemli ortamlarda daha sık görülür.çiyli ve puslu iklimlerde özellikle yağışlı havalarda daha fazla yayılma imkanı vardır.hastalık alt yapraklardan başlar ve sonraki aşamalarda taze yaprak ve sürgünlere doğru ilerler.tozlu bir görüntü ile karşılaşılır .Bu noktada hasta bitkiler gerekli ilaçlarla tedavi edilmezse lekeli görünüm zamanla artarak tüm yaprağı kaplar.Hastalık yeterince ilerlediğinde yaprak ve meyve dökülmeleri ile karşılaşılır.Külleme hastalığı bulaşıcıdır.Hatta Daha önce sadece birkaç bitkide görülmesine rağmen patojenler rüzgarla etrafa dağılır ve böcekler birçok bitkiyi enfekte eder.
