Depremde evi yıkılan engelli anne-kız Antalya’da yaşam mücadelesi veriyor
HATAY’da yaşanan depremde evinin çöken duvarından sokaktaki insanların yardımıyla çıkmayı başaran bedensel engelli Deniz Özdoğan (53) ile kızı Efran Özdoğan (13) birlikte hayata tutundu. Bir yıldır Antalya’dayım. Deprem gecesini en uzun gece olarak nitelendiren ve evden çıkamayacaklarını düşündüğünü söyleyen anne Özdoğan, “Hatay’a dönmeyi çok istiyorum. Oraya dönebileceğimiz hiçbir şart yok değil mi?” Artık oradaki engelli arkadaşlarımızın yaşadığı zorlukları biliyorum. Tekerlekli sandalyeyle konteynerde yaşamak bizim için çok zor.”
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen depremde evlerini kaybedenlerin bir kısmı farklı şehirlerde yaşamaya devam ediyor. Özdoğan ailesi de tüm olumsuzluklara rağmen yeni hayatına devam edenlerden biridir. Hatay’ın Antakya ilçesinde evlerinde sarsılan ve evlerinin çöken duvarından dışarı çıkmayı başaran bedensel engelli Deniz Özdoğan ve kızı Efran Özdoğan, yaklaşık bir yıldır Antalya’da yaşıyor. 4,5 ay otelde kalan anne-kız, bir gönüllünün 1 yıllık kirasını ödediği eve taşındı. 1 yıllık sözleşmesinin haziran ayında sona ereceğini ve geçimini sağlamak için çalışması gerektiğini söyleyen Deniz Özdoğan, Hatay’a dönmek istediğini ancak fiziki şartların engelliye uygun olmaması nedeniyle dönemediğini söyledi. .
‘EN UZUN GECEMİZ’
Deprem gecesi yaşadıklarını anlatan Deniz Özdoğan, “O gece en uzun gecemizdi. Her anne gibi ben de önce kızımın evden çıkması için seslendim, ‘Yardım edin kızım evde’ dedim. yan oda.” Kapıdan çıkmamız imkansızdı. Yoldan geçenlerin yardımıyla yıkılan duvardan dışarı çıktı. Engelli olduğumdan dolayı dışarı çıkmam mümkün değildi.” “45 dakika sonra yıkılan duvardan çıkmayı başardım. Komşumuzun açtığı otobüste 35 saat kaldık. Daha sonra kuzenimle Antalya’ya geldik. 4,5 ay otelde kaldık. Şu an evdeyim. Kızım bu sene okula gidiyor ve sınava girecek” dedi.
‘YATAKTAN SOKAĞI GÖRÜYORUM’
Depremin ardından evden çıkamayacağını düşündüğünü belirten Deniz Özdoğan, “Çıkabileceğimi düşünmemiştim. Yaşadığımız yer deprem bölgesiydi. Yıllardır sarsılıyordu. Ama o gece o kadar da olmadı. Hızlandığını fark ettim ve yorganı kafama çekip durmasını bekledim. Bu arada kızım uyanmasın diye dua ediyordum. Uyandı ve sesini duydu. bana göre.” “Deprem bittiğinde evimizin koridorunun ve yanındaki iş yerinin çöktüğünü, yatağımdan sokağın göründüğünü gördüm. Yardım istemeye hakkım olmadığını düşündüm. Sonra da hastaneye gitmem gerektiğini düşündüm. kızım” dedi.
‘TEKERLEKLİ SANDALYE İLE BİR KONTEYNERDE YAŞAMAK BENİM İÇİN ÇOK ZOR’
Deprem bölgelerinde engellilerin daha dezavantajlı durumda olduğunu belirten Deniz Özdoğan, “Hatay’a dönmek isterim. Şu anda oraya dönebileceğimiz hiçbir şart yok. Oradaki engelli arkadaşlarımızın ne gibi zorluklar yaşadığını biliyorum. Tekerlekli sandalyeli bir konteynerde yaşamak benim için çok zor. Bize uygun hiçbir şey yok, tuvalet bile.” “Orada. İki duvar arasında sıkışıp kaldığımı hissediyorum. Bunun şehirle alakası yok. Yaşadığımız şehre karşı bir hasret var, tanıdık yüzleri görme özlemi var. Sinemalarda izlerken bu kadar mı diye merak ettim. Ağrı yaşanabilir, daha da kötü olabilir, kişi günlerce ayakkabısız kalabilir” dedi.
‘ÇALIŞMAK İSTİYORUM’
Hayatının geri kalanına dair bir plan yapamayacağını belirten Özdoğan, “Bir teklif veren bu evin kirasını 1 yıl ödedi. Ama haziran ayında bitecek ve nasıl ödeyeceğimizi bilmiyorum. Daha düşük maliyetle ve kurallarla yaşayabilirsiniz ama buraları tek tek gezme şansım yok. Çalışmak istiyorum ama sağlığım kötü.” “Kızım yüzünden evden çalışmak zorundayım. Emek vermeden gelen hiçbir şeyi istemiyorum. Haziran ayından sonra ne yapacağımız konusunda hiçbir fikrim ve planım yok” dedi.